Sülüs – Nesih Meşk/Karalama
Talik Besmele
Sülüs Ayet
Ankara῾da 1949 yılında dünyaya gelen Doğan Çilingir, 1970 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi῾nden mezun oldu. Öğretmenlikten emekli olan ve 5 Nisan 1991 tarihinde hat çalışmalarına başlayan çilingir, hattat Adem Sakal῾dan Sülüs ‴Rabbi yessir‴ meşkiyle sanata başladı. Sülüs ve nesih meşklerine Adem Sakal῾ın da hocası olan Fuat Başar῾la devam eden ve meşkleri içine sinmediği için 3 kere baştan sona kadar tekrar yazan çilingir, 6 sene sonra icazet aldı. Sanatçının meşklerini Mehmet Özçay da görmüş ve çalışmalardan memnun olduğunu belirtmiştir. Hattat Hamit Aytaç῾ın mezar naklinde meşk ve çalışmalarını hattat Hasan çelebi῾ye de gösteren çilingir, birçok üstattan teşvik edici iltifatlar aldı.
çalışmalarını daha çok Ankara῾da gerçekleştiren çilingir, Alanya῾da 1, Ankara῾da 3 kişisel sergi açtı. 7, 10. ve 12. Devlet Türk Süsleme Sanatları sergi ve kataloglarında eserleri yayınlanan, ayrıca IRCICA῾nın düzenlediği 5. Uluslararası Hüsn-ü Hat Yarışması῾nda Türkiye῾yi temsil eden tek Türk olarak dereceye giren ve ödül kazanan çilingir, 27 Hilye-i Şerif, çok sayıda sülüs-celi istif, sülüs, nesih ve talik eserlerinin yanında kolaylıkla cesaret edilemeyen bir kulvar olan ilk İslam yazısı; hakiki-yazma kûfî deryasına dalarak bu dalda da özgün eserler verdi. Bunlar arasında yer alan ve akademik bir çalışma mahiyetinde kabul edilen ‴Hakiki-Yazma Kufi Meşkleri‴nin, sahasında ilk olması hasebiyle dünyada bir eşinin daha bulunmadığı ifade edilmektedir. Hocası Fuat Başar῾ın, hattatlar arasındaki bir sohbette, Doğan çilingir῾e işaretle ‴Zamanımızda sahabeler devrindeki yazıyı bile yazan var‴ diyerek sanatçının yeteneğini anlattığı belirtilmektedir.
Tuğrakeş de olan GESAM üyesi hattat Doğan çilingir, Kültür ve Turizm Bakanlığı῾nın 16.02.2005 gün vs 17961 sayılı onayıyla illerde açılan Hüsn-i Hat kurslarında görevlendirilecek eğiticilerin yeterliliklerinin belirlenmesiyle yurt içi ve dışında sergilenecek eserlerin seçimi amacıyla oluşturulan Değerlendirme Komisyonu üyeliğine seçildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi῾nin ve Kültür Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı Hizmet İçi Eğitim Dairesi῾nin açtıkları hat kurslarında 300῾den fazla öğrenciye Hüsn-ü Hat hocalığı yapan çilingir῾in öğrencilerinden 6῾sı icazet aldı.
30 Temmuz 2006῾da, 57 yaşında hayata veda eden Doğan çilingir, Türkiye῾nin son dönemde yetiştirdiği en önemli hat sanatçılarından biriydi.
Sülüs İstif
Ali Rüştü Oran 1925 senesinde Biga’nın Mecidiye Mahallesinde doğdu. İlk tahsilini burada tamamladıktan sonra ailece Bursa’ya göçtüler. Lise tahsilini Bursa’da tamamlayarak akabinde memuriyete başladı. Daha sonra görevi gereği İstanbul’a yerleşti. 1960 yılında tanıştığı Hamid Aytaç sayesinde hüsn-i hatta alaka duyup onun tavsiyesi ile tilmizlerinden Halim Özyazıcıdan sülüs ve nesih meşkine başladı. Nesih meşklerini tamamlayıp sülüsü de yarı etmişken, Halim Efendinin elim bir trafik kazasında vefatı ile dersleri yarım kalmıştır.Daha sonra eksikliklerini Hamid Aytaç’tan ikmal ederek icazet aldı. Meşgalesinden arta kalan zamanda yazı ile ilgilenen Ali Rüştü Oran, 1975 senesinde emekliliğe ayrılınca, bazı günler Fatih’teki İskender Paşa ve İsmail Ağa camilerinde hat dersleri vermeye başladı. 16 Şubat 1998 tarihinde vefat ederek Kazlıçeşme Mezarlığı’na defnedildi.
Sülüs Kıta
Ne himmet kârgerdir ne taleb, ne hüsn-i isti’dâd
Sezâ-yı yâr olmağa da âdemde baht ister
[Ne bütün gücüyle gayret etmek, ne istekli olmak ve ne de kâbiliyet/ murâda kavuşmak için baht açık olacak baht!]
Sülüs Meşk/Karalama
“Halil Safi bin Zühdizade ve Mehmed Şevki talebesi Gani Efendi” ketebeli, Hicri 1287 (M. 1870) tarihli, aharlı kâğıt üzerine is mürekkebi ile sülüs ve icazet hattıyla kaleme alınmış eserde harf birleşimleri karalanmıştır. Ketebe hattatın yazdığı bir Delail’in ketebesinin temrinidir.
Sülüs İstif
Ta’lik Besmele
Sülüs Meşk/Karalama
Sülüs Ayet
Yusuf Sezer 15.07.1961 tarihinde Kastamonu ili, Devrekani ilçesi, Baltacak köyünde doğdu. İlk tahsilini köyünde Şenlikpazarı Nahiyesinde bitirdi. İlk tahsilden sonra bir sene içerisinde hafız oldu. 1981῾de İstanbul Gazi Osman Paşa İmam Hatip okulundan mezun oldu.
Hat sanatıyla meşguliyeti, önce abisinin kalemleriyle ilk heyecanını mürekkebe parmak batırıp, reçel zannedip ağzına götürüp tatmakla, diğer bir deyimle ‴mürekkep yalamakla‴ başladı. Nuruosmaniye Camii baş müezzini Hafız Recep Berk 1972῾de ilk hat dersini aldı. Bu dersler Recep Berk῾in vefatına yani 1978 yılına kadar devam etti.
Recep Berk 1977 yılında Üstad Hamit Aytaç῾tan ders alması için takdim etti. Sırasıyla sülüs, muhakkak, reyhani, icaze, tevkii ve tuğra çalışmaları derslerini takip etti. Nesih ve rikayı mütalaa yaparak çalıştı. 1980 yılında icazetini almaya hak kazandığı gün Hamid Aytaç hocadan helallik isteyince: ‴Evlat, Hat sanatına hizmet edersen hakkımı helâl ederim. Bırakırsan kıyamette 10 parmağım yakanda olduğu halde senden davacı olurum.‴ sözü ile vasiyet gereği hattat olarak çalışmalarını devam ettirmektedir.
Sülüs Nesih Levha
Opalin Hokka
Rika İcazetname
Katalin Yazı Takımı
Katalin Yazı Takımı
Katalin Yazı Takımı
Gümüş Divitlik
Gümüş Şahıs Mührü
Bronz Şahıs Mührü
Osmanlı Katıı Hat Levha / Kastamoni
Gümüş Sıvama Hattat Makası
Lake Kubur
Katalin Yazı Takımı
Gümüş Kartvizit Kaşesi
Alman Katalin Yazı Takımı
Sevr Bronz Hokka
Tuğra Şeklinde Bronz Şahıs Mührü
Üç Yüzeyli Necef Şahıs Mührü
Sülüs-Nesih Koltuklu İcazet
Nesih Levha
Hüner şu defter-i amali, ömrü hoşça dürmektir.
Musaddaktır bu ilam ta ezelden mühr-i hikmetle
Cihana gelmeden maksat şu tatbikatı görmektir.
(Neyzen Tevfik, Tıp Fakültesi Hastanesi, Haydarpaşa, 9 Mart 1337)
Mustafa Bekir Pekten (1913-1994), 1377
Altın Sıvamalı Hattat Makası
Altın Sıvamalı Hattat Makası
Gümüş Sıvamalı Hattat Makası
Gümüş Kaplama İkili Hokka
Kubur
Peyzaj
DELÂİLÜ’l-HAYRÂT
Türkler arasında daha çok Delâʾil-i Şerîf, Delâʾil-i Ḫayrât ve Delâʾil diye bilinen risâlenin tam adı Delâʾilü’l-ḫayrât ve şevâriḳu’l-envâr fî ẕikri’ṣ-ṣalât ʿale’n-nebiyyi’l-muḫtâr’dır. Şâzeliyye tarikatının Cezûliyye kolunun kurucusu olan Şeyh Cezûlî’nin bu risâlesi müridleri arasında bir tarikat evrâdı olarak çok okunmuş ve dolayısıyla çok sayıda istinsah edilmiştir.
Delâʾil’i sadece Cezûliyye veya Şâzeliyye mensupları değil diğer tarikat mensupları, hatta bir tarikata bağlı olmayan müslümanlar dahi faziletine inanarak düzenli bir biçimde okumuşlardır. Önsözünde, salavatı belli zamanlarda düzenli bir şekilde okuyanların çok sevap kazanacakları, Hz. Peygamber’in şefaatine nâil olacakları, günahlarının affedileceği, kötü huyları terkedip iyi huylar edinecekleri, maddî ihtiyaçlarının karşılanacağı ve dünya işlerinin düzeleceği belirtilmiştir.